Ana içeriğe atla

Merhaba Gençler!

İlk yazıma sanatına hayran kaldığım Cem Karaca'nın albümüne verdiği bir ismi başlık atmayı düşündüm.Çünkü kendisini büyük sanatçı yapan sadece sesi ve nağmeleri değil, toplumu ilgilendiren olayları, şarkılarına hece hece işlemesidir. Huzur içinde uyusun.

Gençler, her devirde her türlü tarihi kişiliğin muhatap aldığı topluluktur. Cem Karaca albümüne isim vermiş, Ziya Gökalp kitaplarında fikrini aktarmış, Atatürk ise hitap etmiştir. Bunların en önemlisi hiç kuşkusuz Atatürk'ün Gençliğe Hitabesidir. O, bu günleri çok önceden öngörmüş,ümidini bağladığı gençliği başıboş bırakmayıp seslenmiştir.

Kurduğu cumhuriyeti askerlere, muasır medeniyetlerin üstüne çıkma görevini bilim insanlarına, ülkesinin yönetimini siyasetçilere değil gençlere emanet etmiştir. Çünkü O biliyordu ki; gelecek kuşaklar fikirlerine sarılırsa; kendilerini geliştirmiş donanımlı subaylar, bilimde Avrupayı yakalamış hatta gerisinde bırakmış bilim insanları, cebini ve kendisini düşünen değil de milletini düşünen siyasetçiler olacaktı.

Bugün bağımsızlığımızın başlangıcının 100.yılını kutlarken, tek yol ışığımız Onun fikirleridir. Çünkü Onun dehâsı; ait olduğumuz milleti yokluktan, ihtilâftan ve savaştan kurtarıp bir bayrak altında toplayabilmiştir. Başka fikirlere ve başka yollara sapamayız çünkü üstünde yaşadığımız vatanın,yükseltmek istediğimiz cumhuriyetin "kullanım kılavuzunu" O yazmıştır. Atatürk,imkansız olanı yapıp,bizden sadece mirası olan cumhuriyeti daha ileriye götürmemizi istedi. Kendi sözüyle "Bütün ümidim gençliktedir." bu isteği yalnızca bizim yapabileceğimize inandığını söylüyor. Eğer inandığı gençlik olan bizler, çok zor bir durumda kalırsak eğer; damarlarımızdaki asil kandan güç alıp her şeyi başarabileceğimizin garantisini veriyor.

Gel gelelim bugünkü duruma; demokrasimiz yaralanmış, özgürlüklerimiz kısıtlanmış, dilediğince konuşma hakkımız elimizden alınmıştır. Tersanelerimiz işgal edilmemiş fakat yabancıya satılmış, kale görevi gören fabrikalarımız yıkılmıştır. Bu günleri yaşatan biz olmasak bile hesabını soramadığımız için sorumluluğu az da olsa bize aittir. Bu günleri yaşatan ise; Atatürk'ü anlamadan yetişen 60'ların nesli ve olanlara müdahale edemeyip sadece muhalefet kalan 70'lerin neslidir. Eğer biz bugün bu duruma Atatürk gençliği olarak müdahale etmezsek, kendi neslimizin de erimesiyle beraber, gelecek nesillere farklı bir manzara bırakmayacağız. Eğer biz bugün aynı ilçede 2.imam-hatip okulu açılırken, fen lisesine yurt yapmayanlardan hesap sormazsak bugün cefa çekecek, onca imam-hatip okulundan gerçek din adamı yetiştiremedikleri için de piyasadaki sapıklar yüzünden yarında dinsiz olacağız.

Atamızın ümidi olan gençlik olabilirsek; tacizci-tecavüzcünün olmadığı, kadın cinayetlerinin işlenmediği, kasamızın boşaltılmadığı, toprağımızda hiçbir terör örgütünün barınmadığı, partisine-ideolojisine bakılmaksızın devletin her alanına liyâkat sahibinin oturduğu bir ülke görebiliriz. Bu gelişmelerin sonucu olarakta; milli gelirde ilk 7'ye girmiş, dünyanın en saygın üniversiteler listesinde onlarca üniversitesi bulunan, çağır açan buluşlara imza atıp çağ atlatan teknolojiler geliştirmiş, en büyük hedefimiz olan muasır medeniyetlerin üstüne çıkmış, demokrasisi güçlü bir cumhuriyette yaşayabiliriz.

Dünyanın o zamana kadar gördüğü en büyük savaşta mağlup olan ülkeler içinde, bağımsızlığına düşkün tek ulus olan Türk milletinin Atatürk liderliğinde yeni bir destan yazışının milat günü olan bu kutlu günde , Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ü sevgi, saygı ve özlemle anıyorum.


(Ata’mızın bize verdiği sorumluluğu ve bizim yanlış tutumumuza bir sonra ki yazımda değineceğim. Esen kalın.)


















Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nerede Kalmıştık?

İlk yazımda da belirttiğim gibi ülkemiz ve milletimiz tarihinin en zorlu sınavını vermektedir. Bu sınav milletimizin doğal mesleği olan askerlikle çözülememektedir. Eğer sorun askerî olsaydı bugün 97.yılında andığımız Başkomutanlık Meydan Savaşı gibi şanlı bir zafer daha eklerdik tarihin tozlu sayfalarına. O gün ki; https://twitter.com/ismailhakkiakca/status/1167548490882457601?s=21 30 Ağustos’un aksine, bugün karşılaştığımız düşman dış değil iç düşmandır. Yani düşüncelerimizdir. Türk milleti tarihi boyunca bağımsızlığına leke sürdürmemiştir. Gün gelmiş Mete’nin gün gelmiş Kılçarslanın gün gelmiş Timur’un gün gelmiş Fatih’in ve de gün gelmiş Atatürk’ün önderliğinde dıştan gelen tüm tehlikeleri bir bir yok etmiştir. Ama bugün içinde bulunduğumuz sorun çok daha büyüktür. Çünkü kendi istikbalimize ve istiklalimize kendimiz ihanet ediyoruz. "Zeytin Dalı" harekatıyla başlattığımız haklı savaşımız hariç son yıllarda milletimizin bir araya geldiği olay ve durumlar çok sey